Seyhan Ziraat Odası

Vatan Hürriyet Ekmek

ZOBİS
ZOBİS

Jojoba

GENEL BİLGİLER

Anavatanı, ABD’nin Nevada, Utah, Arizona ve Kaliforniya bölgelerinde yer alan Mojove Çölü ile Meksika’nın Sonoran Çölü’dür. İlk olarak 1789 yılında İtalyan rahip Clavijero tarafından tanımlanmıştır. Clavijero; Kaliforniya ve Sonoran Çölü yerlilerinin, deri kanseri ve yaraların tedavisinde, saç çıkartılmasında, doğum ağrılarının başlatılmasında kullandıklarını bildirmiştir. Jojobanın önemini ve çok yönlülüğünü keşfeden yerli Amerikalılar olmuştur. Ezilerek merhem olarak tedavi amaçlı deriye ve saça uygulanmıştır. Yerliler, hayvan derilerini yumuşatmak ve korumak için kullanmışlardır. Ayrıca hamileler yardım ettiğine inanarak doğum sırasında jojoba tohumları yemişlerdir. 1933 yılında, tohumundaki mum tabiatındaki yağın, diğer bitkilerdeki yağlardan farklı olduğu ve “kaşalot’ adlı balinanın yağına denk olduğu keşfedilmiştir. İkinci dünya savaşı ile birlikte önemi artmıştır. Ancak çalışmalar, 1972’de ilan edilen “deniz memelilerini koruma” anlaşmasının, balinaların avlanmasını kısıtlaması ile yoğunlaşmıştır.

BİTKİSEL ÖZELLİKLERİ

Tohumlarında %50 oranında yağ bulunmaktadır. Bir Jojoba bitkisinden; 5 yaşında 500 g, 12 yaşında 2500 g, 25 yaşında 14.000 g tohum elde edilir. Jojoba bitkisi gölgede 35-45°C gibi ekstrem çöl sıcaklıklarına da dayanıklıdır. Yıllık 500mm yağış, iyi bir verim için yeterlidir; l00mm’den az da olsa tohum verir. Bitki, hiç susuz, ancak uzun yıllar yaşar. Su, çiçek ve tohum için gerekir. 600-1200m yüksekliklerde yetişmektedir. Toprak seçiciliği yoktur, çorak yerlerde yetişir. Litrede 7g yoğunlukta tuzlu suya dayanıklıdır. 60-90cm boyu olduğu halde, iyi sulama ile 2-3m boylanabilir. Çalı formunda; herdem yeşil; yaprakları kalın, derimsi, mavimsi yeşil renkte, meyveleri kahve renginde yerfıstığına benzer bir çöl bitkisidir. 100-200 yıllık ömrü vardır. Kısa süreli (-5)-(-9)°C düşük sıcaklıklara dayanıklıdır. Kökleri ortalama 9-10m derine iner; olgun bir JOJOBA bitkisinin kökü 20-25m derine inebilir. Bu, JOJOBA’ ya, dayanıklılık özelliği sağlar. Ayrıca erozyon ile mücadelede mükemmel bir bitkidir. Antepfıstığı gibi iki evciklidir; yani erkek ağaç ve dişi ağaç diye iki tipi vardır. Tohumlardan erkek veya dişi çıkma oranı yaklaşık %50′ dir. Bu yüzden tohum ekiminde, her çukura 4 tohum konur. JOJOBA çiçekleri yabancı tozlanır; tozlanma rüzgar, böcek ve kuşlarla otur. Bahçe tesisinde erkek/dişi oranı 1/5 veya 1/7 olmalıdır. JOJOBA, tohum veya yarı odun çelikleri ile çoğaltılır. Kaliforniya’da 1.5 x 3m aralıkla dikilmektedir. l dekar (l.OOOm2) alanda 175-200 bitki yetişir. Bu ise l dekar alandan 125-450 kg tohum ve 75-225kg yağ anlamına gelmektedir. A.B.D.’de JOJOBA tohumunun kilosu: 1.5 $, JOJOBA yağının tonu: 4.000 $’dır. Avustralya’da yağ: 4.4 $/kg, tohum: 2.2$/kg iken, Verim: 3.500 kg/ha’dır.

JOJOBA YAĞININ ÖZELLİKLERİ

Yağı, zeytinyağına benzer teknikle elde edilir. Açık sarı renkte, doymamış, çok fazla stabil ve saftır. Bilinen bütün bitkisel yağlar, gliserol ile yağ asitlerinin bir esteridir. Oysa jojoba yağı uzun zincirli dallanmış bir alkol grubu ile yağ asitlerinden oluşmuştur. Yüksek sıcaklık ve basınçta kararlılığını ve viskositesini kaybetmeyen ve temas yüzeyine iyice yapışan balina yağı, ağır iş makinaların vazgeçilmez yağıdır. Jojoba ile balinalar ve makinalar kurtarılmıştır. Uçak ve füze motorlarında kullanılan bu yağ, otomo­bilde motor yağı olarak kullanıldığında araç 200.000 km yol alabiliyor. Aynı miktar yakıtla alınan yol ise 3-5 misli artabiliyor. Çok hassas makinaların yağlanmasında kullanılacak kadar da ince bir yağdır. Hidrojenasyon sonrası jojoba, çok dayanıklı bir mum yapısı kazanmaktadır. Diğer kullanım alanları içinde; Matbaa mürekkebi, lastik ve yapıştırıcı gibi maddelerin yapımı, mum, reçine, koruyucu şampuan, saç besleyicileri, deterjan, krem ve ilaç üretimi vardır. Konservecilikte malzemenin tadının ve tazeliğinin muhafazası amacıyla kullanılmaktadır. Yağın okside olmadan ve tohumun ise bozulmadan ne kadar süreyle saklana­bileceği henüz bilinmemektedir. Örneğin; 20-25 yaşındaki tohumlardan elde edilen yağın hiç bir özelliğini kaybetmediğini araştırıcılar bildirmektedirler. Tohumundan yağ elde edildikten sonra kalan küspesinde %3q-35 oranında protein bulunmaktadır. Ancak, simmondsia maddesi çıkarıldıktan sonra hayvan yemi olarak kullanılır. A.B.D.’de 2 otobüs firması pahalı olmasına rağmen yüksek basınç ve sıcaklıkta bozulmaması nedeniyle otomatik transmisyon sisteminde jojoba yağını kullanmaktadır. (J. Austr. Ins. Ağr. Scı. 1963)

ÇALIŞMALAR

A.B.D. Tarım Bakanlığı, stratejik öneme sahip bitkiler başlığı altında; Jojoba (dayanıklı mumsu yağ) J.curcas (dizel benzeri yağ) E.latryls (enerji veren yağ) gibi bazı bitkileri incelemiştir. Başta A.B.D., İsrail ve Meksika olmak üzere Avustralya, Arjantin, Brezilya, Paraguay, Venezüella, Libya, Mısır, Sudan, Kuveyt, Hindistan, Nijerya, Kenya, Japonya ve Avrupa Birliği Ülkeleri, jojoba yetiştiriciliği konusunda her türlü imkanı değerlendirmektedir. Avrupa Birliği, Akdeniz’e kıyısı olan üye ülkelerinden, jojoba ve diğer bazı endüstriyel öneme sahip bitkilerin yetiştirilme olanaklarını araştırmasını istemiştir. Böylece üye ülkelerden Yunanistan, Girit ve Rodos adalarında 1980 – 1981 yıllarında jojoba plantasyonları kurmuştur. 1984 – 1985 yıllarında ilk ürünü almaya başlamıştır. Jojoba yetiştiricileri, 1972 yılında Kaliforniya’da “jojoba yetiştiricileri derneği” adlı bir dernek kurmuşlardır. Dernek, jojoba ile ilgili araştırma, haber ve ilanların yayınlandığı “jojoba happenings” adlı bir yayın organına sahip bulunmaktadır. Jojoba derneğinin kurucularından Japon araştırıcı Dr.Thom Miwa’ nın, jojoba ve balinalar ile ilgili bir çizimi… Japonya, A.B.D. ve Maksika’da araziler satın alarak buralarda jojoba üretip ülkesine göndermektedir. Böyle bir Japon firması geleceğe yönelik hedeflerinin; Japonya için 100-120 ton jojoba yağı üretmek olduğunu bildirmiştir (jojoba happening, 1992)

Ülkemizde jojoba ile ilgili çalışmalar çok yenidir. 1981 yılında Adana’da bir jojoba bahçesine sahip olan Sami DİNKÇİOĞLU, aynı zamanda derneğinüretici bazlı ilk Türk üyesidir ve jojoba’nın ülkemizde yaygınlaşması için uzun yıllar çalışmıştır. İlk bilimsel çalışma Tübitak desteğiyle Çukurova Üniversitesi tarafından 1993 yılında yapılmış ve Birecik, Adana ve Antalya koşullarında jojoba yetiştirilme olanakları ve adaptasyonu araştırılmıştır.